-
1 play high
büyük oynamak -
2 play high
büyük oynamak -
3 крупный
iri* * *1) iri (taneli)кру́пный песо́к — iri kum
кру́пный виногра́д — iri taneli üzüm
кру́пные слёзы — boncuk boncuk yaşlar
кру́пные ка́пли по́та — boncuk boncuk terler
2) ( о человеке) iri kıyım; iri yarıкру́пная же́нщина — iri yarı bir kadın
3) врз büyük; önemli ( значительный)кру́пная индустри́я — büyük endüstri
кру́пные успе́хи — büyük / önemli başarılar
са́мый кру́пный вы́игрыш (в лотерее) — büyük ikramiye
кру́пная су́мма (де́нег) — büyük bir para
кру́пный учёный — büyük bir bilgin
кру́пная буржуази́я — büyük burjuvazi
э́то кру́пный недоста́ток журна́ла — bu, derginin çok önemli bir eksikliğidir
потерпе́ть кру́пное пораже́ние на вы́борах — seçimde büyük bir yenilgiye uğramak
ме́жду ни́ми бы́ло мно́го ме́лких и кру́пных сты́чек — aralarında büyüklü küçüklü pek çok çatışma olmuştu
••кру́пный рога́тый скот — büyük baş hayvan
вести́ кру́пную игру́ (в карты и т. п.) — büyük oynamak
ме́лкие и кру́пные де́ньги — bozuk ve bütün paralar
-
4 plunge
n. dalış, dalma, atılma, riskli girişim, ileri fırlama (at), dalma havuzu————————v. daldırmak, batırmak, saplamak, dalmak, atılmak, batmak, düşmek, darmadağın edilmek, altüst edilmek, büyük oynamak (kumar)* * *1. suya daldır (v.) 2. suya dalma (n.)* * *1. verb1) (to throw oneself down (into deep water etc); to dive: He plunged into the river.) dalmak2) (to push (something) violently or suddenly into: He plunged a knife into the meat.) batırmak2. noun(an act of plunging; a dive: He took a plunge into the pool.) dalma- plunger- take the plunge -
5 play for high stakes
v. büyük oynamak -
6 play for high stakes
v. büyük oynamak -
7 plunge
dalma, dalis; atlama, siçrama; dalma havuzu, daldirmak, batirmak; atilmak, dalmak; firlamak, ileri atilmak; (kumar) büyük oynamak; bas kiç vurmak -
8 dice with death
büyük riske girmek, ölümle kumar oynamak, kendini atese atmak -
9 spielen
spielen ['ʃpi:lən]I vt1) ( Spiel) oynamak2) ( Instrument) çalmak;eine Platte \spielen ( fam) bir plak çalmak3) ( aufführen) oynamak4) ( Rolle) oynamak5) ( vortäuschen) rol yapmak;er spielt den Unschuldigen masumları oynuyor, masum rolü yapıyorII vium hohe Summen \spielen büyük rakamlarla oynamak;1:1 \spielen 1:1 oynamak;mit dem Feuer \spielen (a. fig) ateşle oynamak2) (herum\spielen) oynamak (mit/an ile)3) ( sich zutragen) oynanmak (in -de)4) ( Radio) çalmak -
10 star
adj. önemli, parlak, büyük, yıldız————————n. yıldız, star, şans————————v. yıldızlamak, yıldızlarla süslemek, yıldız yapmak, başrolde oynatmak, yıldız olmak, başrolde oynamak* * *1. yıldız koy (v.) 2. yıldız (n.) 3. yıldız* * *1. noun1) (the fixed bodies in the sky, which are really distant suns: The Sun is a star, and the Earth is one of its planets.) yıldız2) (any of the bodies in the sky appearing as points of light: The sky was full of stars.) yıldız3) (an object, shape or figure with a number of pointed rays, usually five or six, often used as a means of marking quality etc: The teacher stuck a gold star on the child's neat exercise book; a four-star hotel.) yıldız4) (a leading actor or actress or other well-known performer eg in sport etc: a film/television star; a football star; ( also adjective) She has had many star rôles in films.) star, yıldız2. verb1) (to play a leading role in a play, film etc: She has starred in two recent films.) baş rolü oynamak2) ((of a film etc) to have (a certain actor etc) as its leading performer: The film starred Elvis Presley.) baş rolde... oynamak•- stardom- starry
- starfish
- starlight
- starlit
- star turn
- see stars
- thank one's lucky stars -
11 hoch
in hohem Maße üst derecede;das ist mir zu hoch bunu ben anlayamam, bu beni aşar2. adv: 3000 Meter hoch fliegen 3.000 metre yükseklikte uçmak;hoch angesehen çok saygın/sayılan;hoch begabt üstün yetenekli;hoch bezahlt yüksek maaşlı/ücretli;hoch dotiert yüksek maaşlı; meblağı yüksek;hoch empfindlich çok hassas;hoch entwickelt TECH çok gelişmiş;hoch gewinnen (verlieren) çok kazanmak (kaybetmek);hoch oben ta yukarıda;hoch qualifiziert yüksek nitelikli;hoch spielen yüksek oynamak;hoch soll … leben! yaşasın … !;MATH fünf hoch zwei beş üzeri iki -
12 hoch
hoch <höher, am höchsten> [ho:x]I adjdas ist drei Meter \hoch bunun yüksekliği üç metredir;ein hohes Amt yüksek bir makam;ein hoher Beamter yüksek mevkiide bir memur;im hohen Norden uzak kuzeyde;das hohe Haus yüksek ev;ein hohes Tier ( fam) önemli birisi;das ist mir zu \hoch ( fam) buna aklım ermez2) ( Ton) yüksek, incein hohem Alter sein ileri yaşta olmak; ( Geldstrafe) ağır;hohe Steuern ağır vergiler4) ( Bedeutung) önemli;hohe Ehre büyük şeref5) in hohem Maß büyük ölçüdeII adv1) ( nach oben) yukarı;Hände \hoch! eller yukarı!;\hoch hinauswollen ( fam) yükseklerde dolaşmak, gözü yükseklerde olmak;wenn es \hoch kommt ( fam) haydi haydi, olsa olsa2) ( in einiger Höhe) yüksek;\hoch am Himmel yükseklerde;\hoch oben yükseklerde;es geht \hoch her cümbüş var;\hoch pokern ( fig) yüksek oynamak;\hoch setzen yüksek bir yere oturtmaketw jdm \hoch anrechnen bir şeyden dolayı birini çok takdir etmek;etw \hoch und heilig versprechen ( fam) bir şeye yemin billâh ederek söz vermek4) math üs;drei \hoch sieben üç üssü yedi -
13 belle
-
14 представлять
несов.; сов. - предста́вить1) (подавать куда-л.) sunmakпредста́вить докуме́нт на по́дпись — belgeyi imzaya sunmak
предста́вить в прави́тельство прое́кт — hükumete bir proje sunmak
ка́ждый уча́стник мо́жет предста́вить на ко́нкурс не бо́лее двух произведе́ний — her yarışmacı en fazla iki yapıtla yarışmaya katılabilir
2) ( предъявлять) göstermekпредста́вить удостовере́ние ли́чности — kimlik belgesini göstermek
предста́вить доказа́тельства — deliller göstermek
3) ( знакомить) takdim etmek, tanıtmak4) тк. несов. (быть, являться кем-чем-л.) olmakпредставля́ть собо́й гла́вную опа́сность — asıl tehlike olmak / teşkil etmek
что он собо́й представля́ет? — nasıl bir adamdır?
5) тк. несов. ( быть представителем) temsil etmek; temsilciliğini yapmak6) тк. несов. (выражать, защищать чьи-л. интересы) temsil etmekпредставля́ть интере́сы трудя́щихся — emekçilerin çıkarlarını savunmak
7) ( на сцене) göstermek, oynamak8) ( изображать) göstermek; taklidini yapmak ( копировать)он всё предста́вил в ро́зовом све́те — herşeyi toz pembe gösterdi
в кни́ге широко́ предста́влена его́ литерату́рная де́ятельность — kitapta onun edebi faaliyetleri geniş yer tutmaktadır
9) ( мысленно воспроизводить) göz önüne getirmek, tasavvur etmek; tahayyül etmek; düşünmekино́й жи́зни он себе́ не представля́л — başka türlü bir yaşantıyı tahayyül edemiyordu
предста́вьте себе́ моё положе́ние — benim durumumu gözünüzün önüne getirin
предста́вим себе́ большо́й заво́д — büyük bir fabrika düşünelim
ты не представля́ешь себе́, как я уста́л — ne kadar yorulduğumu tahmin edemezsin / bilemezsin
я представля́л себя́ среди́ моряко́в — kendimi gemiciler arasında tasarlardım
10) (доставлять, причинять) yaratmakэ́то не предста́вит для нас затрудне́ний — bu bizim için bir güçlük yaratmaz
••представля́ю! — tahmin ederim!
-
15 overtrump
v. koz yükseltmek, daha büyük koz oynamak -
16 overtrump
v. koz yükseltmek, daha büyük koz oynamak -
17 pokern
pokern v/i <h> poker oynamak;fig um etwas pokern bş için büyük riske girmek -
18 Summe
Summe <-n> ['zʊmə] f1) math toplam2) ( Geldbetrag) meblağ, tutar, miktar;um hohe \Summen spielen büyük rakamlarla oynamak;eine astronomische/runde \Summe astronomik/yuvarlak bir rakam -
19 لقلق
IلَقْلَقleylekAnlamı: leyleksilerden, siyah telekli, uzun gagalı, büyük, beyz göçmen kuşIIلَقْلَقَ1. kıpırdatmakAnlamı: yerinden oynatmak, kımıldatmak2. kımıldatmakAnlamı: yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek3. devinmekAnlamı: kımıldanmak, hareket etmek4. sarsmakAnlamı: sallamak, oynatmak, kımıldatmak5. sallanmak6. zıngırdamakAnlamı: zangırdamak -
20 do
yapmak, etmek; yeterli olmak, yetmek; kaziklamak; cezalandirmak; hizmet etmek; -i oynamak, taklit etmek; düzeltmek, düzenlemek; temizlemek; hazirlamak; davranmak, hareket etmek; uygun olmak, büyük toplanti, parti; dou,do notasi
- 1
- 2
См. также в других словарях:
büyük oynamak — 1) çok para koyarak kumar oynamak 2) mec. büyük risk ve beklentilerle bir işe girişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti … Çağatay Osmanlı Sözlük
oynamak — nsz 1) Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. H. R. Gürpınar 2) Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek Babalar çocuklarının yanında rakı içer,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer yerinden oynamak — 1) bir iş çok gürültülü ve telaşla yapılmak 2) bir olay toplumda büyük tedirginlik yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm. M. Ş. Esendal 2) Yaşı daha az olan Ortanca ve küçük ablalar ... beni,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Batuhan Karadeniz — Football player infobox playername = Batuhan Karadeniz fullname = Batuhan Karadeniz nickname = height = height|m=1.90 weight = 75 kg dateofbirth = birth date and age|1991|4|24 cityofbirth = İstanbul countryofbirth = Turkey currentclub = Beşiktaş… … Wikipedia
Liste Swadesh Du Turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Liste Swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Liste swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Turc (liste Swadesh) — Liste Swadesh du turc Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français