Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

büyük oynamak

  • 1 play high

    büyük oynamak

    English-Turkish dictionary > play high

  • 2 play high

    büyük oynamak

    English-Turkish dictionary > play high

  • 3 крупный

    iri
    * * *

    кру́пный песо́к — iri kum

    кру́пный виногра́д — iri taneli üzüm

    кру́пные слёзы — boncuk boncuk yaşlar

    кру́пные ка́пли по́та — boncuk boncuk terler

    2) ( о человеке) iri kıyım; iri yarı

    кру́пная же́нщина — iri yarı bir kadın

    3) врз büyük; önemli ( значительный)

    кру́пная индустри́я — büyük endüstri

    кру́пные успе́хи — büyük / önemli başarılar

    са́мый кру́пный вы́игрыш (в лотерее)büyük ikramiye

    кру́пная су́мма (де́нег) — büyük bir para

    кру́пный учёный — büyük bir bilgin

    кру́пная буржуази́я — büyük burjuvazi

    э́то кру́пный недоста́ток журна́ла — bu, derginin çok önemli bir eksikliğidir

    потерпе́ть кру́пное пораже́ние на вы́борах — seçimde büyük bir yenilgiye uğramak

    ме́жду ни́ми бы́ло мно́го ме́лких и кру́пных сты́чек — aralarında büyüklü küçüklü pek çok çatışma olmuştu

    ••

    кру́пный рога́тый скот — büyük baş hayvan

    вести́ кру́пную игру́ (в карты и т. п.)büyük oynamak

    ме́лкие и кру́пные де́ньги — bozuk ve bütün paralar

    Русско-турецкий словарь > крупный

  • 4 plunge

    n. dalış, dalma, atılma, riskli girişim, ileri fırlama (at), dalma havuzu
    ————————
    v. daldırmak, batırmak, saplamak, dalmak, atılmak, batmak, düşmek, darmadağın edilmek, altüst edilmek, büyük oynamak (kumar)
    * * *
    1. suya daldır (v.) 2. suya dalma (n.)
    * * *
    1. verb
    1) (to throw oneself down (into deep water etc); to dive: He plunged into the river.) dalmak
    2) (to push (something) violently or suddenly into: He plunged a knife into the meat.) batırmak
    2. noun
    (an act of plunging; a dive: He took a plunge into the pool.) dalma
    - take the plunge

    English-Turkish dictionary > plunge

  • 5 play for high stakes

    v. büyük oynamak

    English-Turkish dictionary > play for high stakes

  • 6 play for high stakes

    v. büyük oynamak

    English-Turkish dictionary > play for high stakes

  • 7 plunge

    dalma, dalis; atlama, siçrama; dalma havuzu, daldirmak, batirmak; atilmak, dalmak; firlamak, ileri atilmak; (kumar) büyük oynamak; bas kiç vurmak

    English to Turkish dictionary > plunge

  • 8 dice with death

    büyük riske girmek, ölümle kumar oynamak, kendini atese atmak

    English to Turkish dictionary > dice with death

  • 9 spielen

    spielen ['ʃpi:lən]
    I vt
    1) ( Spiel) oynamak
    2) ( Instrument) çalmak;
    eine Platte \spielen ( fam) bir plak çalmak
    3) ( aufführen) oynamak
    4) ( Rolle) oynamak
    5) ( vortäuschen) rol yapmak;
    er spielt den Unschuldigen masumları oynuyor, masum rolü yapıyor
    II vi
    1) ( Spiel) a. sport oynamak;
    um hohe Summen \spielen büyük rakamlarla oynamak;
    1:1 \spielen 1:1 oynamak;
    mit dem Feuer \spielen (a. fig) ateşle oynamak
    2) (herum\spielen) oynamak (mit/an ile)
    3) ( sich zutragen) oynanmak (in -de)
    4) ( Radio) çalmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > spielen

  • 10 star

    adj. önemli, parlak, büyük, yıldız
    ————————
    n. yıldız, star, şans
    ————————
    v. yıldızlamak, yıldızlarla süslemek, yıldız yapmak, başrolde oynatmak, yıldız olmak, başrolde oynamak
    * * *
    1. yıldız koy (v.) 2. yıldız (n.) 3. yıldız
    * * *
    1. noun
    1) (the fixed bodies in the sky, which are really distant suns: The Sun is a star, and the Earth is one of its planets.) yıldız
    2) (any of the bodies in the sky appearing as points of light: The sky was full of stars.) yıldız
    3) (an object, shape or figure with a number of pointed rays, usually five or six, often used as a means of marking quality etc: The teacher stuck a gold star on the child's neat exercise book; a four-star hotel.) yıldız
    4) (a leading actor or actress or other well-known performer eg in sport etc: a film/television star; a football star; ( also adjective) She has had many star rôles in films.) star, yıldız
    2. verb
    1) (to play a leading role in a play, film etc: She has starred in two recent films.) baş rolü oynamak
    2) ((of a film etc) to have (a certain actor etc) as its leading performer: The film starred Elvis Presley.) baş rolde... oynamak
    - starry
    - starfish
    - starlight
    - starlit
    - star turn
    - see stars
    - thank one's lucky stars

    English-Turkish dictionary > star

  • 11 hoch

    1. adj yüksek; Baum, Haus büyük; Strafe ağır; Gast önemli, büyük; Alter ilerli; Schnee çok;
    in hohem Maße üst derecede;
    das ist mir zu hoch bunu ben anlayamam, bu beni aşar
    2. adv: 3000 Meter hoch fliegen 3.000 metre yükseklikte uçmak;
    hoch angesehen çok saygın/sayılan;
    hoch begabt üstün yetenekli;
    hoch bezahlt yüksek maaşlı/ücretli;
    hoch dotiert yüksek maaşlı; meblağı yüksek;
    hoch empfindlich çok hassas;
    hoch entwickelt TECH çok gelişmiş;
    hoch gewinnen (verlieren) çok kazanmak (kaybetmek);
    hoch oben ta yukarıda;
    hoch qualifiziert yüksek nitelikli;
    hoch spielen yüksek oynamak;
    hoch soll … leben! yaşasın … !;
    MATH fünf hoch zwei beş üzeri iki

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > hoch

  • 12 hoch

    hoch <höher, am höchsten> [ho:x]
    I adj
    das ist drei Meter \hoch bunun yüksekliği üç metredir;
    ein hohes Amt yüksek bir makam;
    ein hoher Beamter yüksek mevkiide bir memur;
    im hohen Norden uzak kuzeyde;
    das hohe Haus yüksek ev;
    ein hohes Tier ( fam) önemli birisi;
    das ist mir zu \hoch ( fam) buna aklım ermez
    2) ( Ton) yüksek, ince
    3) ( Zahl, Preis) yüksek; ( Alter) ileri;
    in hohem Alter sein ileri yaşta olmak; ( Geldstrafe) ağır;
    hohe Steuern ağır vergiler
    4) ( Bedeutung) önemli;
    hohe Ehre büyük şeref
    5) in hohem Maß büyük ölçüde
    II adv
    1) ( nach oben) yukarı;
    Hände \hoch! eller yukarı!;
    \hoch hinauswollen ( fam) yükseklerde dolaşmak, gözü yükseklerde olmak;
    wenn es \hoch kommt ( fam) haydi haydi, olsa olsa
    2) ( in einiger Höhe) yüksek;
    \hoch am Himmel yükseklerde;
    \hoch oben yükseklerde;
    es geht \hoch her cümbüş var;
    \hoch pokern ( fig) yüksek oynamak;
    \hoch setzen yüksek bir yere oturtmak
    3) ( sehr) çok; ( äußerst) son derece;
    etw jdm \hoch anrechnen bir şeyden dolayı birini çok takdir etmek;
    etw \hoch und heilig versprechen ( fam) bir şeye yemin billâh ederek söz vermek
    4) math üs;
    drei \hoch sieben üç üssü yedi

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > hoch

  • 13 belle

    I
    (pl belles)
    1 qui plaît güzel, yakışıklı [jakɯʃɯk'ɫɯ]
    2 réussi, agréable güzel [ɟy'zel]
    3 grand büyük [by'jyc]
    II
    n f
    jeu oyunda uzatma süresi

    Dictionnaire Français-Turc > belle

  • 14 представлять

    несов.; сов. - предста́вить
    1) (подавать куда-л.) sunmak

    предста́вить докуме́нт на по́дпись — belgeyi imzaya sunmak

    предста́вить в прави́тельство прое́кт — hükumete bir proje sunmak

    ка́ждый уча́стник мо́жет предста́вить на ко́нкурс не бо́лее двух произведе́ний — her yarışmacı en fazla iki yapıtla yarışmaya katılabilir

    2) ( предъявлять) göstermek

    предста́вить удостовере́ние ли́чности — kimlik belgesini göstermek

    предста́вить доказа́тельства — deliller göstermek

    3) ( знакомить) takdim etmek, tanıtmak
    4) тк. несов. (быть, являться кем-чем-л.) olmak

    представля́ть собо́й гла́вную опа́сность — asıl tehlike olmak / teşkil etmek

    что он собо́й представля́ет? — nasıl bir adamdır?

    5) тк. несов. ( быть представителем) temsil etmek; temsilciliğini yapmak
    6) тк. несов. (выражать, защищать чьи-л. интересы) temsil etmek

    представля́ть интере́сы трудя́щихся — emekçilerin çıkarlarını savunmak

    7) ( на сцене) göstermek, oynamak
    8) ( изображать) göstermek; taklidini yapmak ( копировать)

    он всё предста́вил в ро́зовом све́те — herşeyi toz pembe gösterdi

    в кни́ге широко́ предста́влена его́ литерату́рная де́ятельность — kitapta onun edebi faaliyetleri geniş yer tutmaktadır

    9) ( мысленно воспроизводить) göz önüne getirmek, tasavvur etmek; tahayyül etmek; düşünmek

    ино́й жи́зни он себе́ не представля́л — başka türlü bir yaşantıyı tahayyül edemiyordu

    предста́вьте себе́ моё положе́ние — benim durumumu gözünüzün önüne getirin

    предста́вим себе́ большо́й заво́д — büyük bir fabrika düşünelim

    ты не представля́ешь себе́, как я уста́л — ne kadar yorulduğumu tahmin edemezsin / bilemezsin

    я представля́л себя́ среди́ моряко́в — kendimi gemiciler arasında tasarlardım

    10) (доставлять, причинять) yaratmak

    э́то не предста́вит для нас затрудне́ний — bu bizim için bir güçlük yaratmaz

    ••

    представля́ю! — tahmin ederim!

    Русско-турецкий словарь > представлять

  • 15 overtrump

    v. koz yükseltmek, daha büyük koz oynamak

    English-Turkish dictionary > overtrump

  • 16 overtrump

    v. koz yükseltmek, daha büyük koz oynamak

    English-Turkish dictionary > overtrump

  • 17 pokern

    pokern v/i <h> poker oynamak;
    fig um etwas pokern için büyük riske girmek

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > pokern

  • 18 Summe

    Summe <-n> ['zʊmə] f
    1) math toplam
    2) ( Geldbetrag) meblağ, tutar, miktar;
    um hohe \Summen spielen büyük rakamlarla oynamak;
    eine astronomische/runde \Summe astronomik/yuvarlak bir rakam

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Summe

  • 19 لقلق

    I
    لَقْلَق
    leylek
    Anlamı: leyleksilerden, siyah telekli, uzun gagalı, büyük, beyz göçmen kuş
    II
    لَقْلَقَ
    1. kıpırdatmak
    Anlamı: yerinden oynatmak, kımıldatmak
    2. kımıldatmak
    Anlamı: yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek
    3. devinmek
    Anlamı: kımıldanmak, hareket etmek
    4. sarsmak
    Anlamı: sallamak, oynatmak, kımıldatmak
    5. sallanmak
    6. zıngırdamak
    Anlamı: zangırdamak

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > لقلق

  • 20 do

    yapmak, etmek; yeterli olmak, yetmek; kaziklamak; cezalandirmak; hizmet etmek; -i oynamak, taklit etmek; düzeltmek, düzenlemek; temizlemek; hazirlamak; davranmak, hareket etmek; uygun olmak, büyük toplanti, parti; dou,do notasi

    English to Turkish dictionary > do

См. также в других словарях:

  • büyük oynamak — 1) çok para koyarak kumar oynamak 2) mec. büyük risk ve beklentilerle bir işe girişmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oynamak — nsz 1) Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. H. R. Gürpınar 2) Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek Babalar çocuklarının yanında rakı içer,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yer yerinden oynamak — 1) bir iş çok gürültülü ve telaşla yapılmak 2) bir olay toplumda büyük tedirginlik yaratmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • küçük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm. M. Ş. Esendal 2) Yaşı daha az olan Ortanca ve küçük ablalar ... beni,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Batuhan Karadeniz — Football player infobox playername = Batuhan Karadeniz fullname = Batuhan Karadeniz nickname = height = height|m=1.90 weight = 75 kg dateofbirth = birth date and age|1991|4|24 cityofbirth = İstanbul countryofbirth = Turkey currentclub = Beşiktaş… …   Wikipedia

  • Liste Swadesh Du Turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Liste Swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Liste swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Turc (liste Swadesh) — Liste Swadesh du turc Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»